Turan’ın şiiri şairi 3

Ahengin aliterasyon ve asonans gibi kelime seçimine dayalı olduğu bir ölçüde güzel şiir yazmak, öncelikle kelime hazinesine bağlıdır.
 

Tarix: 29-7-2015 // saat: 15:59
SERBEST ÖLÇÜ
Dostlar,
Serbest ölçününün bir ölçüsüzlük olduğuna inanlardanım ve işin garibi, bu ölçüsüzlükle harika şiirler yazılabileceğinin de vukufuna varmış bir insanım. Fakat hemen belirtmem gerek ki bu ölçü veya ölçüsüzlük şiir yazmanın en zor yoludur. Bence hece ve aruz ile terlememiş alınlar serbestte başarılı olamaz. Adeta hece ve aruz ile antrenman yapan şair, serbest tarzda şampiyon olabilir.
Ahengin aliterasyon ve asonans gibi kelime seçimine dayalı olduğu bir ölçüde güzel şiir yazmak, öncelikle kelime hazinesine bağlıdır. İşte bu noktada eskinin kapısını çalmak farzdır. Yani eski şiirin rüzgarını arkanıza almamışsanız, kelimelerin aruzla, heceyle dansını seyretmemişseniz, o ahenkli kelimeleri yüreğinize yazmanız imkansızdır. “Beni candan usandırdı cefadan yar usanmaz mı?” diyen şairden veya “Eylülde melûl oldu gönül soldu da lâle/ Bir kâküle meyletti gönül geldi bu hâle” dizelerinden bir şeyler devşirmeden serbest şiir çok zordur, çok zor.
Bugünün gençliği serbest ölçüyü daha kolay sanıp ona yöneliyor. Pekiyi, gerçekten bu alanda şu an, büyük şair kaç tane? O halde bir yerde yanılıyoruz. Lise çağında pırıl pırıl hayalleri dizelere dökemeye çabalayan gençler, bir süre sonra “Anlatamıyorum!” diye feryat figan ediyor ve şiire küsüyor. İşte Turan’ın yeni gençliği, bir tabuyu daha yıkma zamanı. Gelin kendimizi ezeli ve ebedi hece ölçümüzle yoğuralım, bin yıllık ortak medeniyet ölçümüz aruzla pişirelim. Göreceğiz ki dünya çapında şairler bu köklerden beslendiği için çınarlar gibi toprağımıza kök salacak.
Şimdi ben de denedim, diyeceğim; ama şöyle dediğiniz duyar gibi oluyorum: “Serbestte de mi hocam?” Evet, serbestte de şiir denemelerim var. Bu denemeleri paylaşmaktan utandığımı her seferinde söyledim; ancak büyük şairlerden en güzel örnekleri verip sizleri ümitsizliğe sevk etmek istemediğim için böyle davranıyorum. “Metin Hoca bir şeyler karalayabilmişse, biz gençler, haydi haydi daha güzellerini yazarız.” demenizi bekliyorum. İşte serbest ölçü ile bir buket şiirim:
Öyle Bakma
Ne olur hüznü alıp koynuna,
öyle bakma
Ne olur inciler takıp gerdana,
öyle bakma
Ne olur saçını atıp arkana,
öyle bakma
Ne olur kaşını çatıp da cama,
öyle bakma
Ne olur boynunu büküp kalpleri
öyle yakma

Dudağında acıdan bir tebessüm
olmasın
Gözlerinde gülücükler şu soğukta
solmasın
İçindeki fırtınayı bırak eller
bilmesin
Ne olur kaşını çatıp da cama,
öyle bakma
Ne olur boynunu büküp kalpleri
öyle yakma
VAKTİDİR
Dostum, ayrılık vakti gelmişse
Aşktan.
O şarkıyı çalamazsın yine baştan.
Âh,
O bir Eftelya,
sen bir Paskal, çoktan…
Bak!
Oyun bitmiş,
Perde inmiş, yaş geçmiş!

Artık ayrılık vakti gelmişse
Aşktan.
O şarkıyı çalamazsın yeni baştan.
Âh,
O bir Finten
Sen bir Davalaciro.
Kanlar akmış,
Gemiler batmış, Kuasimodo!
Gülüm, ayrılık vakti gelmişse
Aşktan.
Son şarkıyı çalamazsın yeni baştan.
Âh,
O bir Leylâ, sen bir Mecnûn,
Ayrılık!
Bak,
Hasret çekmiş, çöller yakmış, yok artık!
Artık ayrılık vakti gelmişse
Aşktan
O şarkıyı çalamazsın yeni baştan
Ahmet Cemil,
O Lâmiâ, yok, yok artık!
Mavi gözler, şiir sözler,
Boş, boş artık!
NİSYAN
Âh isyanım nisyanıma
Oysa ilaçtır yarama.
Uçurumlardan düşerim,
Tozlu nisyan çukuruna.
İnan, mutluysam biraz da
Onun sayesinde aslında.
Çalışmalıysan onun yüzünden.
Korkuyorsam çıldırmaktan,
Sığınıyorum onun tozlu kollarına.
Biliyorum iyi değil
Ama başka çarem yok!
Bırak düşeyim yollarına;
Çıldırmamak elde değil anla.
İsyanım mı nisyanımdan,
Nisyanım mı isyanımdan.
Bilmiyorum.
Bilerek kendimi atıyorum,
Senin derin uçurumlarına.
Görüyorum herkes aynı.
Onlar da bu işte mazur.
Yoksa nasıl dayanır bir ana yüreği,
Yavrusunun yokluğuna...
Nisyanım yorganım.
Nisyanım, ah yorgunum.
Hayatım tekrarlar elinde tekerrür.
Nisyanım. İşte bundan isyanım.
Nisyanım. Ben bir insanım.
Sığınağım, korunağım, durağım.
Beynimin yeli, aklımın seli.
İyileri alma ne olur!
Metin HAKVERDİOĞLU
 

Son şərhlər
Siz də yazın
SİZ DƏ YAZIN