Turanın Kalbine

Tarix: 3-2-2015 // saat: 11:31
Sevgili Dostlar,
Bundan yirmi üç sene önce Turan’ın kalbine bir hançer indi ve bu hançerin yarası o kadar çok kanadı ki, bundan kızıl bir deniz, üstünde de Türk’ün ay yıldızlı bayrağı oluştu. Bu hançer, Ermeni hançeriydi, bu akan kan Türk oğlu Türk Azerbaycanlı kardeşimin kanıydı; bu vahşet Hocalı katliamı idi.
Dostlar,
Yüreğinizin derinliklerine inin, gözlerinizi kapayın ve şunu tefekkür edin: Bir kasabadasınız ve etrafınız Ermeni sırtlanları ile çevrilmiş; kaçacak yol yok, sığınacak yer yok. Günlerce bombardımandan sonra düşman adım adım evinize doğru ilerliyor. Ne yaparsınız? Hemen gözünüzü açar, kalbinizin derinliklerini terk eder, böyle bir durumda olmadığınız için sevinirsiniz değil mi? Ama orada öyle olmadı. Orası Hocalı kasabasıydı ve binlerce insan, gözünü açınca kendini selamette bulamadı.
Belki bir umut diye bekledikleri helikopterler Türkiye’den gelmedi.
Azerbaycan’ın denemesi, helikopterinin düşürülmesi ile sonuçlandı. Ve acılar, vahşetler başladı. Bu acıları anlatmaya hiçbir insanın kalbi dayanmaz; ancak kalbinize taş basıp şunları dinleyin lütfen,
Gazeteci, Zarife Guliyeva’nın bir mektubundan:
“Ben helikopterin camından bakıyordum ve gördüğüm, bu insanlık dışı dehşet verici manzara gerçek anlamda beni hayretler içinde bırakıyordu. Karın eridiği dağ yamacının gölgesinde sararmış otların üzerinde insan cesetleri bulunuyordu. Büyük bir alan kadın, yaşlı ve çocukların cesetleri ile doluydu. Cesetler arasında bulunan ninesine (anneannesine) sarılmış küçük kız cesedi, insanı yakan bir manzara idi. Beyaz saçlı, başı açık ninenin yanına küçük kız uzanmıştı. Nedense, onların ayaklarını dikenli tellerle bağlamışlardı. Ninenin elleri de bağlıydı. Her ikisinin kafasında kurşun yarası vardı. Yaklaşık 4 yaşındaki kız çocuğu hayatının son anında ellerini, ölmüş anneannesine uzatmıştı. Bu sahneden o kadar etkilendim ki, kamerayı bile unuttum...".
Dostlar,
Benim kalbim Hocalı ile ilgili fotoğraflara bakmayı kaldırmıyor; ancak gönlüm şöyle bir arzu ile yanıp tutuşuyor: Allah’ım biz Türkleri öyle bir maya ile birleştir ki, bir daha düşmanlar; değil katliam yapmak, parmağını bile kıpırdatırken bizden korksun. Dünyada adaletle, nizam- âlemi sağlayan Türkler bir kez daha âleme nizam versin ve bu acıları ne Türkler yaşasın ne de diğer milletler.
Dostlar,
Kesin olan bir şey var o da bu acıların egemen güçlerin telkini ve kışkırtması veya göz yumması ile ortaya çıktığıdır. Egemen güç olmanın her türlü yolunu araştırmak Hocalı’nın intikamını almanın tek yoludur. Hiçbir Türk boyu tek başına egemen güçleri alt edemez; hiçbir Türk boyu emperyalistleri tek başına karşısına alamaz. İlle de birlik, ille de birlik. Hocalı’nın aynısını yüzyıl önce yaşayan Anadolu Türkleri, bu katliamla o günlere geri döndü ve acıları tazelendi; ancak ülke yönetimi aynı acıyı yüreğinde hissedemedi ki yardım göndermekte tereddüt etti.
İşte Dostlar,
Peygamberimizin tarif ettiği insanlardan olamazsak ve “ Müslümanlar bir vücudun uzuvları gibidir, nerede bir ağrı, sızı olsa; diğer uzuvlar onu hisseder ve o acıyı gidermeye çalışır.”diyemezsek, yazık bizlere, yazık ki ne yazık.
Mir Hamza Nigari Hazretleri sanki yüz yıl öncesinden Karabağ’ın bu halini görmüş de şöyle söylemiş:
Dağlayupdur beni bir lâle-i zâr-ı Karabag
Yandırupdur beni bir nar-ı Nigar-ı Karabağ
Hocalı fotoğraflarını görünce benim de Karabağ’ın kara bahtlı lale yanaklılarının kanlar içindeki hali kalbimi dağlıyor; onların yakılmış cesetlerini görünce benim de kalbimi o güzel yavrucakların acısı yandırıyor.
Allah’ım, biz Türk milletiyiz. Senin dinini Avrupa içlerine kadar biz yaydık; ilâ-yı kelimetullahın sancaktarı bizdik. Yalvarıyoruz, o sancağı bize yine nasip et.
Allah’ım dünyada adaletli nizamı binlerce yıl bizimle sağlattın. Yalvarıyoruz, nizam-ı âlemi yeniden bize kurdur.
Allah’ım bunlar için Türk birliğine ihtiyacımız var, Müslüman kardeşliğine ihtiyacımız var; bizi Hira dağı kadar Müslüman, Tanrı dağı kadar Türk eyle.
“Ya Turan Başa, Ya Kuzgun Leşe!”

Metin HAKVERDİOĞLU
 

Özəl Xəbər
Son şərhlər
Siz də yazın
SİZ DƏ YAZIN