PORTRELER16 BİR NUR DÜNYAYI SARIVERDİ: YAHYA ŞİRVANî

Dostlar,
Amasyalı Pir Sücaeddin İlyas Halvetî’yi bilirsiniz. Amasya’yı ziyaret edip de Pirler adlı yeri ziyaret etmeyen yoktur. Anadolu’nun ilk halvetî lideri olan bu zat öyle bir nurdur ki Osmanlı Devletini en yüce mevkiine çıkaran Fatih Sultan Mehmet Han’ın önünü aydınlatmayı başarmıştır. Onun beslendiği kaynak da yukarıda başlık olarak kullandığım şahs-ı muhteremdir.
 

Tarix: 3-6-2016 // saat: 17:31
Dostlar,
Bir ilişkiler yumağından bahsedeceğim; eğer bir yerlerde ipin ucu kaçar ve anlaşılmaz noktalar kalırsa hakkınızı helal ediniz. Biliyorsunuz zirvelere bakıldığında bulutlar arasında pek çok ayrıntı kaybolur. Keşke bizler de o zirvelerden aşağılara bakıyor olsak, o zaman aşağıları anlatmak çok daha kolay olurdu.
Dostlar,
Yukarıdaki ilişkiler yumağına Şirvan’dan başlamak zorundayız. Azerbaycan’ın en mümbit bölgesi olan bu geniş ova tüm dünyayı besleyecek kadar büyük bir inanç cevherine sahiptir. Bunu bir maden ile özdeşleştirir isek, doğalgaza benzetebiliriz. Tüm dünyaya yetecek doğalgazın Şirvan’dan çıktığını ve tüm dünyanın elektiriğinin bu gazdan üretildiğini düşünün, işte öyle bir şey.
Bundan altı yüz yıl önce Azerbaycan’ın bu bölgesinde İslamiyeti anlama ve anlatma yollarından biri, Halvetilik doğdu. Bu tarik, kolay zikri ve hayatın içinde olma hali ile ve çatışmalardan uzak karakteri sayesinde çok sevildi. Bu yolun ilk temel taşı Sadreddin Halvetî idi. O, öyle bir cazibe merkezi oldu ki tüm dünyadan acıkmış kalpleri doyurmaya talip oldu, onları bir bir kendine çekti. İşte Amasyalı Pir Sücaeddin İlyas da o cezbe ile Şirvan’a uçan ve nur kanatlarla Anadolu’ya konan bir zat idi. Onun nuru Anadolu’da halka halka genişlerken hiç kimse bir cihan devletinin temellerinin atıldığının farkında değildi. Pir İlyas’ın halifesi Kurtboğan Baba, Akşemseddin adlı bir evlat yetiştirdi, Fatih’in yanına gönderdi ve bir çağı açan, bir çağı kapayan bu lidere hocalık etmesini sağladı. Böylece Halvetilik de bir anlamda Osmanlının en sevdiği tasavvuf anlayışı oldu. Anadolu’da her ilde, her mahallede, her sokakta bir halvetî tekkesi görev yaptı. İnsanları yediden yetmiş yediye kadar eğitti, donattı, bezetti. Şirvan’dan alınan nur tüm Anadolu’da dalga dalga yayıldı.
Peki Dostlar,
Dünyada bu nur nasıl bir yayılma yolu izledi. İşte bu noktada yukarıda adı geçen şehıs devreye girdi, bir nur dünyayı sarıverdi, Yahya Şirvanî “Haydi dünyaya nur saçın.” dedi.
Peki nasıl oldu bu iş?
Dostlar,
Pir Sücaeddin İlyas ile aynı dönemde Sadreddin Halvetî’nin bir halifesi daha yetişti ve adeta o da dünyaya halvetiliği öğretmeyi kendine görev telakki etti. Yani Pir İlyas Anadolu’nun, Yahya Şirvanî dünyanın nur kaynağı olma yolunda and içtiler. Tabiidir ki bu bir nasip meselesidir; Allah dilemedikçe kimse bir şeye malik olamaz. İşte onlar Allah’ın izni ve dilemesi ile görevlerini bi-hakkın yerine getirdiler; kalpleri İslam’a ısındırdılar, dalga dalga Müslüman feraseti yaydılar.
Azerbaycan’ın Şirvan bölgesinden; Şamahı’dan Bakü’den çıkan bu nur Afrika’yı aydınlattı, Balkanları nurlandırdı, Anadolu’yu dünyanın en büyük cihan devletine yurt etti.
Dostlar,
Abarttığımı söyleyenler olabilir, ancak emin olun söyleyecek o kadar çok şey ve girilecek o kadar çok ayrıntı var ki ne desem eksik kalıyor. Orhan Veli gibi “Anlatamıyorum” diye haykırmak geliyor içimden.
Ben yine de bugün ile bir bağlantı kurup “hamuş “olmayı tercih edeyim, belki bir gün daha iyi anlatanlar gelir ümidiyle.
Dostlar,
Azerbaycan’ın 98 yıl önce bir demokratik cumhuriyet kurduğunu biliyor muydunuz? Yani bizden beş yıl önce onlar bir cumhuriyet idiler. Peki beş yıl sonra cumhuriyet fikrinin Anadolu’da bir meşale gibi yanması tesadüf mü? Halvetiliğin orada neşet edip Anadolu’dan ışık ışık dünyaya yayılması gibi? Tesadüf mü, ortak kader mi, ortak ruh mu? Siz karar verin.
Dünyadan bir Yahya Şirvanî geçti, adı daha hala zikirlerde dua dua yükselmekte; duyanınız, bileniniz var mı?

Metin HAKVERDİOĞLU
 
 
 
 
 
 

 

Özəl Xəbər
Son şərhlər
Siz də yazın
SİZ DƏ YAZIN