Sevgili Dostlar,
Kafkasya’nın en büyük âlim ve mutasavvıflarından olan İsmail Şirvanî, şu anda Amasya’da misafir. Onun bu misafirliği tüm Amasyalılar gibi beni de ziyadesiyle gururlandırıyor. Bu gururun elle tutulur bir nişanesi kaldı mı diye soranlara bir belge sunmak istiyorum: Mevlanâ Halid-i Bağdadî’nin İcazetnamesi.
Bu icazetname, her insanın harfiyen uyması gereken bir kutadgu bilig durumundadır. Kim ki bu icazetnamede bahsedilenleri harfiyen uygular, İsmail Şirvanî gibi onurlu bir hayat yaşar; huzurlu bir ahrete göç eder.
İşte, bugünkü Türkçe ile ona verilen icazetname ve işte romanımda onun dilinden icazetname değerlendirmesi:
İCAZETNAME:
“Hamd sadece Allah’a mahsusdur. Salavat ve selam, vahyine seçtiği Hz. Muhammed’e (s.a.v), ailesine ve sahabesine olsun. Bundan sonra Allah’ın halifesi olarak şefkatli, sadık dost, âlim, ariflerin ve faziletlilerin menbaı, sadat-ı tarik-ı Nakşibendiyyenin emri ile kuvvetlendirilmiş kardeşim, sevdiğimiz, kerem sahibi Hacı İsmail Efendi’ye icaze verdim. Allah-u Teala bereketini, derecelerini ve hallerini artırsın. Talebelerine feyzlerini yağdırsın. Ona Nakşibendiye tarikatında irşad, zikir ve tevhid telkini ile taliplere nazarının tesirini, nurları muayyen etmekteki ve perdeleri kaldırmaktaki iktidarını tecrübe ettikten sonra icaze verdim. Bu icazeyi, silsile-i âliyenin büyüklerinden aldığım müsaade ve Peygamberin sünneti üzerine istihareden sonra verdim.
Evliyanın yoluna teşebbüs eden herkes onun sohbetini ganimet bilsin.
Ona kitap ve sünnete sarılmayı tavsiye ederim. Keşf ve vicdan ehli imamlara uygun olarak fırka-i naciye olan ehli sünnenin görüşlerinin gereği olan akideyi tashihe emredip çalışmayı vasiyet ederim.
Ve ona Kur’an muallimlerine, fıkıh âlimlerine, sufilere hürmet etmeyi; kalp selameti, nefis semaheti, cömertlik, güler yüzlülük, eziyetten çekinmek, kardeşlerin kusurlarını affetmek, büyüklere ve küçüklere nasihat, düşmanlıkları terk etmek, tamahı terk etmek, ihtiyacının karşılanacağı hususunda Allah’a itimat etmek (Allah kendisine güvenenleri darda koymaz), kurtuluşun ancak doğrulukta olduğundan (doğruluktan) asla ayrılmama ve Allah’a vasıl olmak- ki bu ancak Hz. Muhammed’e tabi olmaktır- hususunu tavsiye ederim. Kendisini hiç kimseden üstün görmeyip nefsini herkesten aşağı görsün, aleyhinde hareket edenleri ve hased edeni Allah’a havale etsin. Başına gelen şerleri, gayreti ile def etmeye çalışmasın. Bu tarikat-ı âliyenin şeyhleri bazı himmetleri ile sana yetişecekler. Eğer isterse Allah-u Tealanın kudreti ile fesadı o anda maddi olarak bağlarlar. Bendelerinin sayısınca, razı olduğu nefisler adedince, dünyanın ziyneti ve kalemlerinin mürekkebleri sayısınca (miktarınca) Allah’ın salavat ve selamı yine Nebiy-i ümmisi Hz.Muhammed’in aile ve sahabesinin üzerine olsun.” Mevlanâ Halid-i Bağdadî
CEVAP:
“Ey gönül gözümün dünyadan ukbaya dönmesine vesile olan şeyhim, peygamber ışığının aynası olan nurum, Şems-i Tebriz’im, rehberim Şeyh Seyit Mevlânâ Halid Zülcenaheyn Hazretleri!
İşte seninle aynı âlemde olmak için yükselme vakti geldi. Senin dediklerini harfiyen yerine getiren bu müridine elini uzat; dua et.
Sen; Kur’an âlimlerine, fakihlere ve sufilere hürmet etmemi emretmiştin, ettim.
Sen; cömertlik, güler yüzlülük, eziyetten çekinme, kardeşlerinin kusurunu affetmeyi emretmiştin, ettim.
Sen, büyüklere ve küçüklere nasihat etmemi düşmanlıkları terk etmemi ve tamahı terk etmemi emretmiştin, ettim.
Sen, ihtiyacımın karşılanması hususunda yalnız Allah’a itimat etmemi emretmiştin, ettim.
Sen, göreceksin Allah kendine güvenenleri darda koymaz demiştin, gördüm.
Ve sen, kurtuluşun ancak doğrulukta olduğunu; bu yüzden daima doğru yolu takip etmemi emretmiştin, ettim.
Sevgili Şeyhim, Allah’a vasıl olmayı umduğum şu yaşıma kadar kendimi kimseden üstün görmedim ve aleyhimde düşmanlık yapanları hep Allah’a havale ettim.
İcazetnamene harfiyen uydum, şimdi ne olur sen de dualarınla bu aciz İsmail’inin elinden tut. Amin.”
Müslüman âleminin en çok ihtiyaç duyduğu hasletler ne de güzel sıralanmış, değil mi?
Metin HAKVERDİOĞLU