Özgürlük Seçebilmekle Başlar

Bugünlerde en korkulan yazılar, kadınların giyinişi hakkında yorum içeren yazılardır. Eğer devrin emrettiği şekilde konuşmaz veya yazmazsanız, devrin dişlileri sizi hemen yok etmek için çalışmaya başlar. Eğer modernitenin kılına zarar gelse, en ağır ithamlar ve yorumlar karşınıza dikilir. En temel fikir de “orta çağın derinliklerine dönmek” argümanına bağlanır.

Tarix: 25-8-2015 // saat: 01:41
Sevgili Dostlar,
The Guardian gazetesinde şöyle bir haberi manşette görünce şaşırmadım: “çıplaklık özgürlüktür”. Bu haberin hemen arka sayfasında ise herkesin tahmin edeceği gibi Afgan kadınlarının “burkalı” halleri vardı. 
Dostlar, 
Dünyada tuhaf bir algı operasyonu yapıldığının ve bu algının bir virüs gibi yayıldığının farkında mıyız? Batı dünyası kendi doğrusu olarak gördüğü şeyleri, dünyanın temel doğrusu imiş gibi gösterip bizlerin doğrularını yok eden algılar oluşturuyor. 
Özellikle “moda” denilen algı operasyonu, tüm kültürlere, inançlara, örf ve adetlere bir virüs gibi sirayet etmekte ve hiç farkına varmadan ruhumuzu işgal etmektedir. 
Dostlar,
Çıplaklık özgürlük olarak kabul edilebilir; ancak örf, adet, gelenek ve inanca göre giyinmek de özgürlük olmalı değil mi? Bir kadının başı kapalı diye başka bir ülkeye okumaya gitmek zorunda kalması onun özgürlüğüne bir darbe değil mi?
Tuhaftır,
Öyle bir algı oluşturuluyor ki inancına, kültürüne, örf ve adetine göre giyinen insan kendi içinde özgürlüğü keşfedememiş bir varlık gibi gösteriliyor. 
Dostlar,
Bu yalana nereye kadar inanacağız? 
Eğer kendimizi Müslüman olarak niteliyorsak; işte Kur’an.
 Nûr Suresi'nin 31:
"Mü'min kadınlara söyle! Yalnızca tabiî olarak kendiliğinden görüneni dışındaki zînetlerini açığa vurmasınlar. Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar. Zînetlerini kocalarından, babalarından, kayınpederlerinden, oğullarından, üvey oğullarından erkek kardeşlerinden erkek kardeşlerinin veya kız kardeşlerinin oğullarından, kendi kadınlarından, yahut yasal olarak sahip oldukları kimselerden, yahut kendilerine bağlı olup cinsel isteklerden yoksun bulunan erkeklerden, ya da kadınların mahrem yerlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başka kimsenin önünde açığa vurmasınlar. (Yürürken) gizledikleri zînetlerini belli edecek şekilde ayaklarını yere vurmasınlar."
Ne yazdığı açık ve net. Kadın için de erkek içinde belli sınırlar konulmuş ve bunun tecrübesi bin yıldır yapılmış.  
Hıristiyan için de İncil’de şöyle denmiş:
Korintliler 11. Bölüm11:
 “Ama şunu da bilmenizi isterim: Her erkeğin başı Mesih, kadının başı erkek, Mesihin başı da Tanrıdır. Başına bir şey takıp dua ya da peygamberlik eden her erkek, başını küçük düşürür.  Ama başı açık dua ya da peygamberlik eden her kadın, başını küçük düşürür. Böylesinin, başı tıraş edilmiş bir kadından farkı yoktur. Kadın başını açarsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını kestirmesi ya da tıraş etmesi ayıpsa, başını örtsün.”
Dostlar,
Bugünlerde en korkulan yazılar, kadınların giyinişi hakkında yorum içeren yazılardır. Eğer devrin emrettiği şekilde konuşmaz veya yazmazsanız, devrin dişlileri sizi hemen yok etmek için çalışmaya başlar. Eğer modernitenin kılına zarar gelse, en ağır ithamlar ve yorumlar karşınıza dikilir. En temel fikir de “orta çağın derinliklerine dönmek” argümanına bağlanır.
Dostlar,
Bütün izm’ler bir yönden eksiktir. Kim, faşizmin, komünizmin, liberalizmin, kapitalizmin, feminizmin, nihilizmin veya modernizmin  tek başına mükemmel bir sistem önerdiğini savunabilir? İnanın, hiç kimse tarih, gelenek, örf, adet, inanç gibi bağlardan koparak sadece bu fikirlerle yaşayamaz. 
Kısacası dostlar,
Kadınları tek bir fikrin potasında ve modasında eritmek ve diğerlerini örümcek kafalı ilan etmek bana göre yanlış. Özgürlük çıplaklık değildir; özgürlük, örfüne göre giyinmek veya çıplak olmayı tercih etme hakkına sahip olmaktadır. İran’daki kapanmaya zorlanma ile, Batı dünyasındaki açık olmaya zorlanma arasında bir fark yoktur. Günlerce sosyal medyada örf, adet, gelenek ve inancına göre giyinmiş insanlarla ilgili olumsuz haberler çıkarken, insanların seçmekte özgür olduğunu söylemek imkansızdır. Örf ve adetine göre giyinenleri “kara böceklere”  benzetenlerin baskısı altında nasıl bir seçme hakkından bahsedilebilir?   
Yani dostlar, bence modernizmin tekdüzeleştirip aynı tip insanı zorladığı bir çağda, onun yaydığı virüs ile zehirlenmiş ve kendimizi, ırkımızı, gelenek, görenek ve inancımızı küçümsemiş durumdayız. Bence tek gerçek bugün yaşadığımız gerçek değil, tek doğru Batı dünyasının doğrusu değil, tek inanç modern dünya inancı değil!
Daha renkli ve daha fazla seçme şansı olan bir dünya için “nudity is liberty” diyen The Guardian’a karşı “choosing is liberty” diyebilmek gerekir. 
Yoksa, annemin baş örtülü diye askerî garnizonun düğün salonuna giremediği günlere döneriz. 
Özellikle Türklerin geçmişteki giyinişini bir inceleyiniz, bakalım inancına aykırı bir yön bulabilecek misiniz? Aynı zamanda renk, estetik ve güzellik konusunda taviz verilmiş mi göreceksiniz.
Özgürlük seçebilmekle başlar! Seçmiyoruz, seçtiriliyoruz.  
 
Metin HAKVERDİOĞLU

Son şərhlər
Siz də yazın
SİZ DƏ YAZIN