Sevgili Dostlar,
Dünyadaki Türk nüfusunun ve nüfuzunun en yoğun olduğu coğrafî bölge Batı bölgesidir. Biz Batı Türkleri, Doğu Türklerinden daima daha fazla nüfusa sahip olduk, böyle giderse olmaya da devam edeceğiz. Batı Türklerinin genel adı Oğuz Türkleridir. Anadolu’daki Türkler, Azerbaycan’daki Türkler, Gagavuzlar, Avrupa’daki Türkler hep Batı Türklerinden oluşur ve Oğuz Boyundandırlar. Bu bölgedeki nüfus 150 milyonu geçmiş durumdadır. Dikkat ediniz, bu coğrafya aynı zamanda Türklük için bir “baş” olma fonksiyonu icra etmektedir. Bu başın gövde ile bağı ise Azerbaycan sayesinde olmaktadır.
Dostlar,
Eğer, gelecek yüzyılların kültür çağlarına bölüneceğini ve kültürüne sahip çıkanların lider ülkeler olacağını biliyorsak biraz daha geniş bir sahaya bakmak zorundayız. Kendi adıma şunu fark ettim:
Eski Türk edebiyatı çalışmalarında baktığımız saha hemen hemen Anadolu ile sınırlıdır. Peki gerçekten bu sınır bize edebî gücümüzün tamamından haber verir mi? Asla.
Bugünlerde üzerinde çalıştığım bir eser bana bu konudaki eksiğimi açık ve net gösterdi. Şeyh Ahmed Hudaydad Tarazî adlı bir âlimin yazdığı “Fünunü’l- Belaga” adlı eser, 1460 tarihinde, Doğu Türklerinin bizimle aynı edebiyatı terennüm ettiğini gösteriyor. Kazak sahasında yazılan bu eser, belki de Türk dünyasındaki ilk belagat kitabıdır. Yani edebiyat teorileri hakkında ilk kaleme alınan eserdir. Peki bizler bu eserlerden yeterinde haberdar mıyız? Hayır.
Dostlar,
Batı ve Doğu Türkleri birbirlerini tekrar tanımak istiyorsa mutlaka ortak bir edebiyat tarihi, ortak bir tarih ve kültür almanağı yazmalıdır. Görülecektir ki ortak yönlerimiz yanında pek çok eksik yönlerimiz vardır. Bu eksikleri gidermenin de en güzel yöntemi bir birimizden almaktır.
Türk milleti için “yarın artık bugündür” dostlar. Bugünün bize emrettiği de kültür çağına giren dünyada, dünyanın en kültürlü milleti olarak kendi coğrafyamızdan kafamızı kaldırıp daha uzaklara bakmaktır. Göreceğiz ki, hem dünde saklı kalmış hazinlerimiz var hem de bugünde tanışılacak kardeşlerimiz var. Doğusu batısıyla, kuzeyi güneyi ile koca bir Türk dünyası kucaklarını açmış bizi bekliyor. O halde, ne duruyoruz: Yürüyelim Turana doğru.
Dursun Yelken kardeşimizin mısraları şair feraseti ile her şeyi özetler gibi:
Şenlensin Başbuğ’un şanlı otağı,
Toplansın Bozkurtlar Tuğ’una doğru!
Kaldır yere düşen kutlu sancağı,
Koşalım zaferler çağına doğru!
Türk soyunu sevgi ile saralım,
Gönülden gönüle köprü kuralım.
Albız bacağını bir kez kıralım:
Çıkalım sandıktan yarına doğru!
Uzaklarda ay-yıldızı özleyen,
Yürekleri için için sızlayan;
Kaç asırdır yolumuzu gözleyen,
Tanrıdağ’da nöbet durana doğru!
Türk’e zulmediyor yine kefere,
Çıkılmalı gayri kutlu sefere!
Götür artık bizi büyük zafere,
Zaferin sonunda şölene doğru!
Türk İslam Ülküsü özümüz olsun;
Gazilik, şehitlik yazımız olsun.
Mahşerde varmağa yüzümüz olsun,
Alparslan Başbuğ’un yanına doğru!
Mazlumoğlu der ki, Allah aşkına!
Kür Şadlar, Fatihler, Pîrler aşkına!
Haydi yüce Türk’üm, kaptan köşküne!
Al götür gemiyi Turan’a doğru!
Metin HAKVERDİOĞLU