İşte Sevgili Dostlar,
Ebu Cehil, Cehaletin babası budur. Müslümanın temel yarası budur. Peygamberimizin asıl düşmanı budur ve cehennemin temel nişanı budur: cehalet.
Bir gün peygamberini okuyan ve anlayan nesiller gelir, camiler ilim irfan yuvası olur, Kur’an başucu kitabı olur, işte o gün Müslüman= Terörist yakıştırması kendiliğinden ortadan kalkar.
Dostlar,
Bir güneş gibi parlak ve hak olan bir dinin mensupları olarak dünyaya nizam verecek tek millet biziz. Biz müslüman milletiyiz. Biz, Hz. Peygamber’in emri olan “İla-yı kelimetullah” için kalpler avlayan milletiz. Bizim öyle bir İslam medeniyetimiz var ki dünya onun gibisini görmedi.
Peki neydi onun temel direkleri?
Dostlar,
Peygamberimiz, Kitabımız, Ahlakımız ve Gücümüzdür temel direklerimiz.
Bu direkler o kadar cihan şümul ki, o kadar hayat bahşeden bir iksir ki onun önünü kesmeden şeytanın her dileğini “para” uğruna yerine getirenler rahat edemez.
O öyle bir nur ki onun ışığı olduğu sürece gerçekler gizlenemez.
O öyle bir müjdeci ki onun ile sadece bu cihan değil her iki cihan mutluluğu elden kaçırılmaz.
Dostlar,
Benim Peygamberim kapitalist değildi. Bugünün en büyük sorunu işte budur. O, parayı sadece ihtiyaç olduğu için kullanırdı, oysa bugün para en büyük hedeftir. O malı mülkü ihtiyaç olduğu için kullanırdı, oysa bugün mal mülk en büyük mutluluk kaynağıdır.
Onun züht ve takva içindeki hayatı artık bugünki müslümanlara tahammül edilemeyecek kadar dar gelmektedir. Pek çok müslüman para, mal ve mülk için her türlü tavizi vermeye hazırdır. Çünkü onların felsefesine “Müslüman da dünya nimetlerinden yararlanmalı” gibi bir kirli slogan yapışmıştır. Müslüman kardeşim bilmiyor ki para, mal ve mülkün sevgisi giren kalpte fren patlar. Nerede duracağını bilmeyen bir nefis, kapitalizmin oyuncağı olur gider.
İşte Peygamberimi anlatan insanların temel korkusu budur. Onun bir peygamber olduğunu ve zaten öyle yaşaması gerektiğini söyleyenler ve onun gibi yaşamazsak helak oluruz diyenler. Her kafadan bir ses çıkabilir; ama bana soracak olursanız çok basit bir cevabı var: “Neye tapacağını belirle, kurtul!”
İslam adına şiddete tapanlar terör çukuruna yuvarlanmıyor mu, İslam adına kapitalist hayat yaşayanlar helal haram demeden yiyip içip nefis çukuruna yuvarlanmıyor mu, cehaletin dayanılmaz ferahlığı içinde her şeye ilgisiz davranan müslüman tembelliğin cehennemî çukuruna yuvarlanmıyor mu?
Dostlar,
Benim Peygamberim, güzel bir insandı; ben de güzel bir insan olmak isterim.
Benim Peygamberim, kapitalist değildi; ben de kapitalist olmayacağım.
Benim Peygamberim, zulmetmedi, zulme boyun eğmedi; ben de zulmetmeyeceğim.
Benim Peygamberim, insanca yaşadı, insanca hakça bir düzen kurdu; ben de yeni dünya düzeni yerine onun düzenine iltica edeceğim.
Dünyanın çirkin, ezici, acımasız, zalim, sömürücü, doyumsuz, azgın, inançsız, ilgisiz, cahil, kapitalist, faşist, komünist, aldatıcı yüzünden; Peygamberimin mütebessim yüzüne yüzümü çeviriyorum. Biliyorum ki ona iltica eden Hakk’a iltica etmiştir.
Bir şiirimle sözlerimi bitirmek istiyorum:
Dinsizin ahlak satan mistik pazârın görmüşüz
Müslüman kardeşlerin düşman nazârın görmüşüz
Öyle bir devr-i felâket ki bilen gelsin beri
Dindarın dinsizliğin methinde kârın görmüşüz
Eskiden de zulme dûçâr olmuş idik gerçi biz
Şimdi Müslim’den gelen zulmün zarârın görmüşüz
Bak nasıl şeytanca bir aldatmaca kim bu düzen
Öldüren Müslim ölen de eh ne kârın görmüşüz
Allah’ım bir kurtuluş ihsan edersen belki biz
Akl ü fikr eyler güleriz yetti nârın görmüşüz
Gel Metînî bir du’âyla yık şu zulmün kal‘asın
Kişver-i câhın nice sengin hisârın görmüşüz
İslam adına dünyayı cehennem edenlere cennet haram olmaz mı? İslamı selamet yerine felaket dini kılanlara Allah hesap sormaz mı? Müslüman kapitalist olanlara yedi sülalesini doyuracak servetleri kabirde rahatsızlık vermez mi?
Ya Rasulallah,
Müslümanlardan Müslümanlığa sığınıyorum.