Portreler 21. Partisiz Ülkücülük Arefesi: Seyyid Ahmed Arvasi

Aynı ülkünün bayraktarlığını yapan Müslüman-Türk milletinin bir ferdi olarak çok fazla bölünmüş olduğumuzu ve bu bölünmede kusurun da kendimizde olduğunu düşünüyorum. Siz ne dersiniz bilmem ama benim gözlemlerin, kırk yıllık tecrübem şöyle söylememe sebep oluyor: “Dünya üzerindeki adaletin temel direği olan Türkler kendi değerlenin farkına varmamakta ısrar ediyorlar ve basit sebeplerle bölünüyorlar.”
 

Tarix: 23-6-2016 // saat: 00:44
Dostlar,
Bir gençle karşılaştım, kendisini Nihal Atsız hayranı ve onun fikirlerinin yılmaz savunucusu olarak tanımlayan. Yani din konusunda farklı fikirlere sahip. Başka bir genç ile de yıllardır tanışırız, tam tersi yönde olduğunu düşünen bir arkadaşım, ki kendisi dini konularda hassas idi, alperen idi. Bir gün aynı camide, aynı safta, aynı kıbleye yönelmiş, aynı kitaba inanmış, aynı Allah’a secde etmek üzere hazır, aynı imama uymuş olarak gördüm onları. İdealleri de aynı olduğu halde bu ayrılık-gayrılık niye idi.
Dostlar,
Benim tespitime göre bu dağılmanın temel nedeni ülkücü hareketin kurucularını iyi tanımamak ve onlar hakkında tek taraflı bilgilerle, sloganik ifadelerle dolup onların bir kısmını düşman ilan etmektir.
İşte Dostlar,
Tüm hayatını Türk İslam Ülküsü yoluna adamış Seyyid Ahmed Arvasi bu bağlamda ilginç bir karakterdir. O bir ortak noktadır. Ancak o kadar büyük bir noktadır ki tüm Ülkücüleri, tüm Türkleri, tüm Müslümanları o noktanın içine alabilirsiniz.
Dostlar,
Bir kardeşimiz farklı bir partiye girmek zorunda kaldığında ilk tepkimiz ne oluyor: “Hain, bizi sattı!”
Peki bu kardeşimiz gerçekten gittiği veya gitmek zorunda kaldığı partide nasıl bir halet-i ruhiye yaşıyor: “Almanya’da yabancı, Türkiye’de Almancı!” psikolojisi.
Yani Dostlar,
Bir kardeşimiz Türk İslam fikri ile yetişmiş ve ruhuna o kardeşlik iksiri değmişse, o ülküdaşımız hayatı boyunca içinden o sevdayı çıkarıp atamaz. Velev ki başka platformlarda görünsün, mücadele etsin. Bizler, bizimle aynı partide olamayan dostlarımızı hain ilan ederek büyüdük mü, dünyaya nizam verme ülkümüze bir adım daha yaklaştık mı?
Dostlar, Azerbaycan’dan bir dostumun evinde üç hilali görünce hem sevindim hem de üzüldüm. Onlar ayrı bir devletin men"subu olarak kalplerinde Türk milliyetçiliğini yemyeşil tutarken, bizler en küçük fikir veya parti ayrılığında tüm dallarımızı kurutup gazel ediyoruz. Onlar “Ne mutlu Türk’ün diyene!” sözünü her konuşmasının sonunda söyleyebilirken bizler yutkunuyoruz. Ne oldu bize? Ayrılık rüzgarları bize ayrılık tohumları serpmiş olmasın.
Seyyid Ahmed Arvasi diyor ki,
“Ben, İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam'ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıklardan gelsin, isterse çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım. Bunun yanında Şanlı Peygamberimiz'in "Kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz. Kavminin efendisi, kavmine hizmet edendir. Vatan sevgisi imandandır." tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere de bağlıyım.”
Yine devamında diyor ki,
"İnanıyorum ki, hem Türk hem Müslüman olmak hem de muasır dünyaya öncülük etmek mümkündür. Ecdadımız bütün tarihler boyunca bunu denediler ve başarılı oldular. O halde bizler niye bu tarihî misyonumuzu yerine getirmeyelim? Asla unutmamak gerekir ki, yabancı ideolojiler, yabancı ve istilacı devletlerin fikir paravanalarıdır. Milletleri içten vuran sinsi tuzaklardır. Bunu bildiğim, buna inandığım içindir ki, Türk milletini parçalama oyunlarına ve tertiplerine karşı durmayı, büyük bir namus ve vicdan borcu bilmekteyim."
Ve yine devamında diyor ki,
"Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk milleti ve onun devleti güçlüyse, İslam dünyası da güçlüdür. Aksi bir durum varsa, bütün Türk dünyası ile birlikte İslam dünyası da sömürülmektedir. Galiba bu durumu en iyi idrak edenler de düşmanlarımız. Onun için bütün İslam dünyasını esir almak isteyen şer kuvvetlerin ilk hedefi Türk devleti ve Türk milleti olmuştur."
Daktilosu başında cennete göçen bir alperenin şu kitaplarından birini okumak her halde her ülkücü için elzemdir.
Diyalektiğimiz ve Estetiğimiz
Doğu Anadolu Gerçeği
Emperyalizmin Oyunları
Kendini Arayan İnsan
Türk-İslâm Ülküsü
56 yıllık kısa ömrünü dava uğruna Alparslan Türkeş ile aynı zindanlarda geçiren bu Ülkücü ağabeyimiz de bizi aynı çatı altında, aynı noktada birleştiremeyecekse yukarıdaki “Emperyalizmin Oyunları” kitabını okumanın zamanı gelmiş demektir.
 
Metin HAKVERDİOĞLU
 

Son şərhlər
Siz də yazın
SİZ DƏ YAZIN